Erol Çelik Hakkında
      Erol Çelik, edebi üslubuyla okuyucuyu karanlık, gizemli ve bir o kadar da düşündürücü dünyalara davet eden, modern Türk edebiyatının özgün isimlerinden biridir. Yazdığı eserler, insan ruhunun çelişkilerini, modern yaşamın yabancılaştırıcı unsurlarını ve varoluşsal sorgulamaları ustalıkla işleyerek; hem bireysel hem de toplumsal temalara ışık tutar.

     1973 Artvin'de dünyaya gelen Erol Çelik, modern Türk edebiyatı ve sinemasının özgün isimlerinden biri olarak sanat yaşamını her disiplinle zenginleştirmeye devam etmektedir. İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol Sistemleri mezunu olan Çelik, teknik altyapısını yaratıcı dünyasıyla harmanlayarak radyo DJ'liği, ses operatörlüğü ve multimedya prodüksiyonlarında deneyim kazanmıştır. NTV'de ses operatörü olarak 21 yıl çalıştıktan sonra emekli olmuş, bir karavan alarak, eşi Deniz Çelik'le birlikte ülkenin her karış toprağını, belgeseller çekmek, yeni öyküler kovalamak için gezmeye başlamıştır.
     Erol Çelik; edebiyat, sinema, sesli kitaplar, belgeseller ve dijital medya gibi farklı disiplinleri harmanlayarak, sanatın evrensel dilini kullanıyor.

     Yazmanın, kaydetmenin ve sesin büyüsüyle iz bırakan eserleri; izleyicilere, okuyuculara ve dinleyicilere, düşündüren, duygulandıran ve ilham veren bir deneyim sunuyor.

     Yaratıcı vizyonu, teknik birikimi ve tutkusu ile hem ulusal hem de uluslararası arenada fark yaratan bu isim, sanatın her alanında sınırları zorlamaya devam ediyor.

KISA FİLMLER.
      

              Senaryosunu ve Yönetmenliğini üstlendiği kısa filmleri, yurtiçi ve yurtdışı birçok festivalde başarıya ulaşmıştır.
              
              Filmlerle ilgili detaylı bilgiyi sayfalarından inceleyebilirsiniz.


       1. Vasiyet (2007)
       2. Sandıklı Gelin Efsanesi  (2008)
       3. Son İstek  (2008)
       4. Temmuz Yağmuru  (2010)
       5. Neşeti Saniyye Teknesi  (2011)
       6. Takıntı  (2011)
       7. Sülük  (2011)
       8. Kıyamet - Yağmurdan Sonra  (2012)
       9. Gelecek  (2012)
       10. Anahtar  (2013)
       11. Cennete Açılan Çiçekler  (2014)
       12. Derin  (2014)
       13. MAHKUM  (2016)
       14. Kırmızı Battaniye (2019)

KİTAPLAR.
      

               Yayınlanmış dört kitabı bulunmaktadır ve beşincisinin yazım süreci bitmiştir.
               İlk üç kitabı, gerilim öykülerinden oluşmaktadır.                       
               Yayınlanmış son kitabı ve yayınlanmayı bekleyen yeni kitabı ise gerilim romanı türündedir.



               YAYINLANMIŞ KİTAPLARI

               1. HEYULA  (2007)
               2. SATRANÇ VE ŞÖVALYE  (2009)
               3. 19 NUMARALI KOLTUK  (2011)
               4. AĞLATAN  (2014)
               5. CELLATLAR KAHVESİ (2019)

                    
               KOLLEKTİF KİTAPLAR
              
               1. KIRMIZI BATTANİYE (Kırmızı Battaniye) 2018
               2. BUGÜN KENDİNİ NASIL HİİSEDİYORSUN? 2019
      Erol Çelik, yeni öyküler yazmaya, yeni belgeseller çekmeye, uzun metraj filmi için hazırlıklara devam etmektedir.

     Youtube kanalında yayınlanmak üzere yeni belgeseller çekmeye devam etmektedir. Türkiye'nin en kapsamlı diorama belgeseli Nakkal, Müzelik Öyküler, Sanatın Kadınları, Cittaslow Sakin Şehir Öyküleri ve Askeri Müzeler gibi bir çok belgeseli yayınlamaya devam ediyor. Çektiği belgeselleri yurt içi ve yurt dışı birçok belgeselde ödül almıştır. Bu ödülleri kendi sayfalarında görebilirsiniz.

     Çok Kısa Tuhaf Öyküler yazmaya ve sesli kitap olarak youtube kanalında yayınlamaya devam ediyor. Distopik, gerilim ve drama tarzında kısa ve özgün öyküleri youtube kanalından dinleyebilirsiniz.

     Yayınlanmış tüm kitaplarını ve yeni kitaplarını sesli kitap olarak yayınlamay hazırlanıyor.

     Ve şu aralar, karavanıyla ülkenin her yerini dolaşarak yeni belgeseller çekiyor.
Erol Çelik
erolcelikdepo@gmail.com
Erol Çelik Hakkında

Erol Çelik, 1973 yılında Türkiye'nin Artvin şehrinde doğmuş çok yönlü bir sanatçıdır. İstanbul Teknik Üniversitesi Kontrol Sistemleri bölümünden mezun olması, ilk bakışta sanatla doğrudan ilişkili görünmese de, bu teknik altyapının belgeselciliğine analitik ve sistematik bir yaklaşım getirebileceği düşünülmektedir. Teknik bir eğitim ile sanat ve medya alanındaki yaratıcı kariyer arasındaki bu belirgin geçiş, Çelik'in hikaye anlatıcılığına olan tutkusunu veya analitik düşünce ile sanatsal ifadeyi birleştirme arzusunu işaret edebilir.

Kariyerinin erken dönemlerinde, dokuz yıl boyunca Super Fm ve Joy Fm gibi ulusal radyolarda DJ olarak görev yapmıştır. Bu deneyim, Çelik'in iletişim becerilerini, dinleyici kitlesiyle etkileşim kurma yeteneğini ve popüler kültür anlayışını geliştirmiş olmalıdır. Radyo yayıncılığı, sesin hikaye anlatımındaki gücünü ve ritim ile temponun önemini anlamasına katkıda bulunmuş olabilir, bu da belgesellerinin ses tasarımı ve anlatı akışını etkileyen bir faktör olabilir.

Çelik, aynı zamanda "Kabus", "Satranç ve Şövalye", "19 Numaralı Koltuk" ve "Ağlatan" adlarında dört korku romanı yazmıştır. Korku türündeki bu edebi çalışmalar, onun farklı türlerde anlatı kurma, gerilim yaratma ve alışılmadık temaları keşfetme becerisini göstermektedir. Korku yazma deneyimi, belgesellerine özgün bir bakış açısı getirebilir, atmosfer yaratma, gerilim inşa etme veya görünüşte tarihi veya kültürel konular içinde bile daha karanlık veya alışılmadık temaları ele alma konusunda farklı bir yaklaşım sergilemesine olanak tanıyabilir.

Son on dört yıldır (belgenin yazıldığı tarih itibarıyla) ulusal bir televizyon kanalında çalışıyor olması, medya prodüksiyonu konusunda önemli bir deneyime ve sektör hakkında derin bir anlayışa sahip olduğunu göstermektedir. Evli ve bir çocuk babası olması, sanatçının insani yönünü ortaya koyarak izleyicilerle daha kolay bağ kurmasına yardımcı olabilir.

Erol Çelik'in film yapımcılığı yolculuğu, "Red Blanket" (2019) ve "Prisoner" (2016) gibi kısa filmlerle başlamıştır. Bu ilk kısa filmler, yönetmenlik kariyerinde önemli adımlar olmuş ve farklı anlatım biçimleri ile denemeler yapmasına olanak sağlamıştır. "Prisoner" filminin IMDb'de bir derecelendirmeye sahip olması, kurgusal bir yapım olabileceğini düşündürmektedir, ancak her iki kısa film de görsel hikaye anlatımına olan erken ilgisini ve belgesel alanına geçişinin temelini oluşturmuş olabilir.

"Prisoner" filmi, Barcelona Planet Film Festivali ve Los Angeles Cinefest'te Resmi Seçki'ye dahil edilerek uluslararası alanda tanınmıştır. Bu erken dönemdeki başarı, çalışmalarının kalitesini ve uluslararası festivallerde izleyicilerle bağlantı kurma yeteneğini göstermektedir.

Çelik'in belgeselciliğe yönelimi, "Sanatın Kadınları" (2022) gibi projelerle belirginleşmiştir. Bu proje, kurgusal olmayan hikaye anlatımına doğru önemli bir kaymayı işaret etmektedir ve konu seçimi, sanat ve kültüre olan ilgisini ortaya koymaktadır.

"Müzelik Öyküler Belgeseli" serisinin yaratıcısı olması, belgesel çalışmalarının önemli bir bölümünü oluşturmaktadır. Bu seri, Türkiye'nin dört bir yanındaki tarihi eserlerin ve müzelerin ardındaki hikayeleri araştırmayı amaçlayan bir projedir. Bu seriye ilişkin çok sayıda bilginin bulunması, serinin önemini ve Çelik'in kültürel mirası koruma ve paylaşma konusundaki tutkusunu göstermektedir. "Müzelik Öyküler", belgesel filmi aracılığıyla kültürel mirası koruma ve paylaşma konusunda belirgin bir tutkuyu yansıtmaktadır. Bu seri, çevrimiçi içeriğinin ve hedef kitlesinin ilgisinin önemli bir bölümünü oluşturmaktadır.

"Sakin Şehir Öyküleri (CittaSlow) Belgeseli"nin oluşturulması, yerel kültür, gelenek ve daha yavaş bir yaşam temposu temalarına olan ilgisini göstermekte ve tematik yelpazesini tarihi eserlerin ötesine taşımaktadır. "CittaSlow" serisi, çağdaş sosyal ve kültürel hareketlere olan ilgiyi ortaya koymakta ve Türkiye'deki yaşama ilişkin tarihi anlatıların ötesinde daha geniş bir perspektif sunmaktadır. Bu seri, sürdürülebilirlik ve yaşam kalitesine odaklanan küresel bir hareketle bağlantı kurarak, daha geniş toplumsal eğilimlerle bir etkileşim olduğunu göstermektedir.

YouTube kanalı, kitap tanıtım videoları, ASMR videoları, belgeseller ve kısa filmler gibi birçok farklı içeriği barındırmaktadır. Bu çeşitlilik, Çelik'in çok yönlü bir yaratıcı olduğunu ve farklı medya biçimleriyle etkileşimde bulunduğunu göstermektedir.

Uzun Özet

1973 yılında Artvin'de doğan Erol Çelik, onu önde gelen bir belgesel film yapımcısı olmaya götüren çok yönlü bir yaratıcı yolculuğa çıkmıştır. İlk kariyeri, ulusal radyo istasyonlarında dokuz yıl DJ'lik yapmayı ve dört korku romanı yazmayı içermekteydi; bu deneyimler muhtemelen onun hikaye anlatımı ve izleyici etkileşimi anlayışını şekillendirmiştir. Ulusal televizyonda uzun yıllara dayanan deneyimi, medya prodüksiyonundaki uzmanlığını daha da pekiştirmiştir.

Çelik'in film yapımcılığına geçişi, "Red Blanket" (2019) ve "Prisoner" (2016) gibi kısa filmlerle başlamıştır; ikincisi uluslararası film festivallerinde takdir görmüştür. Bu erken dönem projeleri, yazma, yönetme ve prodüksiyon becerilerini geliştirmesine olanak sağlamıştır.

Belgesel çalışmaları, yapımcı, yazar ve yönetmen olarak görev aldığı ve Aralık 2023'te Londra Film Ödülleri'nde Gümüş Ödül kazanan (S8) "Sanatın Kadınları" (2022) ile önemli bir ivme kazanmıştır. Bu ödül, belgesel film yapımcılığının kalitesini ve etkisini vurgulamaktadır.

Çelik'in belgesel çalışmalarının merkezi odak noktası, Türkiye'nin dört bir yanındaki tarihi eserlerin, müzelerin ve efsanelerin ardındaki hikayeleri araştıran "Müzelik Öyküler Belgeseli" serisidir. Bu devam eden proje, askeri tarih (S4, S31, S67, S69, S73, S76, S83, S86, S89) ile Büyükçekmece Belediyesi Dünya Kostümleri Müzesi (S32) ve Ekslibris Müzesi (S66) bölümlerinde görüldüğü üzere yerel kültüre kadar çeşitli temaları ele alan çok sayıda sezona sahiptir. Seri, Türkiye'nin zengin kültürel mirasını koruma ve paylaşma konusundaki bir bağlılığı sergilemektedir. "Müzelik Öyküler"deki tekrar eden müze teması, tarihin ve kültürün somut temsillerine derin bir ilgiyi ve bu mekanları daha geniş anlatılara açılan kapılar olarak kullanmayı düşündürmektedir. Müzeler, hikayelerin saklandığı yerlerdir ve onlara odaklanmak, Çelik'in tarihi olayları ve kültürel uygulamaları belirli nesneler ve yerlerle ilişkilendirmesine olanak tanır.

Bir diğer dikkat çekici belgesel serisi olan "Sakin Şehir Öyküleri", "CittaSlow" olarak belirlenmiş Türk kasabalarını ve ilçelerini keşfederek onların benzersiz özelliklerini ve daha yavaş bir yaşam temposuna olan bağlılıklarını vurgulamaktadır. Bu, Çelik'in Türkiye içindeki çağdaş kültürel ve sosyal temalara daha geniş bir ilgisini göstermektedir.

Erol Çelik'in YouTube kanalı, belgeselleri için birincil platform görevi görmekte olup, aynı zamanda kısa filmler, müzik videoları ve podcast'ler de içermektedir; bu da çeşitli yaratıcı çıktılara işaret etmektedir. Kanalın açıklaması, mevcut içeriğin çeşitliliğini vurgulamaktadır.

Birçok projesinde yapımcı, yazar ve yönetmen olarak üstlendiği roller, film yapımcılığına kapsamlı ve uygulamalı bir yaklaşımı temsil etmektedir. "Müzelik Öyküler"in prodüksiyon ekibi, Deniz Çelik'i yapımcı ve Koray Başaran'ı müzik bestecisi olarak sürekli olarak içermekte (S73, S82, S84, S86), bu da işbirlikçi ve tutarlı bir yaratıcı ekibe işaret etmektedir.

Derinlemesine Analiz:

Tematik Derinlik ve Çeşitlilik

Kültürel Miras ve Tarih: "Müzelik Öyküler" serisi, Çelik'in Türkiye'nin zengin kültürel ve tarihi dokusunu koruma ve anlatma konusundaki odağının bir kanıtı olarak durmaktadır. Bölümler, arkeoloji (Uşak Arkeoloji Müzesi - Karun Hazineleri (S81)) ve askeri tarih (Çanakkale Deniz Müzesi (S64, S73), Harbiye Askeri Müzesi (S73, S82), MKE İmalat-ı Harbiye Müzesi (S64, S73), Deniz Müzesi (S73), İstanbul Hava Kuvvetleri Müzesi (S73, S86), Anıtkabir Atatürk ve Kurtuluş Müzesi (S73), İzmit Müze Gemiler Müdürlüğü (S73, S83), Ankara Hava Kuvvetleri Müzesi (S73, S89), Uluçalireis Denizaltı Müzesi (S31, S42, S67, S69, S76), Hızırreis Denizaltı Müzesi (S4, S67, S69, S76, S83), Nusret Mayın Gemisi (S88)) gibi çok çeşitli müzeleri kapsamaktadır. "Müzelik Öyküler"de ele alınan müze konularının genişliği, Türk tarihini ve kültürünü askeri, sanat, yerel tarih ve hatta belirli eserler gibi çoklu açılardan belgeleme konusunda kapsamlı bir yaklaşımı göstermektedir. Bu geniş yelpaze, Türk mirasının farklı yönlerini sistematik bir şekilde keşfetme çabasını düşündürmektedir. Sanat ve kültür (Bakırköy Belediyesi 10. Yıl Cumhuriyet Müzesi (S80), Hilmi Nakipoğlu Kamera Müzesi (S65, S78), Büyükçekmece Belediyesi Dünya Kostümleri Müzesi (S32, S70), Doğançay Müzesi (S70), Kunt Model Müzesi (S70), Anadolu Oyuncak Müzesi (S4, S75, S85), Antalya Araba Müzesi (S4, S75), Sandland Kum Heykel Müzesi (S4, S75), Ekslibris Müzesi (S66), Maral Köyü İremit Camii (S87)) gibi konular da ele alınmaktadır.

Yerel Kültür ve Yaşam Tarzı: "Sakin Şehir Öyküleri" serisi, "yavaş şehir" felsefesini benimseyen kasabaların benzersiz kimliklerini ve değerlerini incelemektedir. Bu, Türk yaşamının farklı bir boyutunu sergileyerek topluluk ve gelenek üzerine odaklanmaktadır.

Sanat ve Kadınların Katkıları: "Sanatın Kadınları" belgeseli, sanatın erişilebilir dallarında eserler veren kadınların katkılarını vurgulamaktadır. Bu, sosyal konulara ve Türk toplumunda ve sanatında kadınların rolüne olan ilgiyi göstermektedir.

Anlatım Biçimleri ve Yönetmenlik Tarzı

Anlatı Odaklı Yaklaşım: Bölüm açıklamalarına (örneğin, müze eserlerinin ardındaki hikayeler) dayanarak, Çelik'in muhtemelen konuyla ilgili ilgi çekici hikayeler anlatmaya odaklanan anlatı odaklı bir yaklaşım benimsediği söylenebilir. "Müzelik Öyküler" açıklamalarında "öyküler" vurgusu belirgindir.

Röportaj Tabanlı Yapı: "Müzelik Öyküler" bölümlerinin açıklamaları genellikle müze yöneticileri, uzmanlar ve hikayelerle bağlantılı kişilerle yapılan röportajlardan bahsetmektedir. Bu, röportajların hikaye anlatım tekniğinin önemli bir unsuru olduğunu ve birinci elden anlatımlar ile uzman görüşleri sağladığını göstermektedir.

Görsel Stil: Snippetler görsel stile ilişkin açık ayrıntılar sunmasa da, drone kullanımı (S67, S69, S73, S75, S82, S84, S85, S86'da bahsedilen DJI Mini 3 Pro) özellikle "Sakin Şehir Öyküleri" gibi serilerde ve muhtemelen "Müzelik Öyküler"deki müzelerin konumlarını belirlemek için bağlam ve manzaralı görüntüler sağlamak amacıyla hava çekimlerinin dahil edildiğini düşündürmektedir. Sony FX3 kameralarının (S67, S69, S73, S75, S82, S84, S85, S86) bahsedilmesi, profesyonel düzeyde ekipman kullanımına işaret etmekte ve görsel kaliteye özen gösterildiğini düşündürmektedir. Belgesellerinde yüksek kaliteli kamera ve drone ekipmanlarının tutarlı bir şekilde bahsedilmesi, profesyonel ve görsel olarak ilgi çekici bir estetik elde etmeye yönelik kasıtlı bir tercihi düşündürmektedir. Bu tür ekipmanların kullanımı, yüksek çözünürlüklü çekimlere ve sinematik perspektiflere olanak tanır.

Müzik ve Ses Tasarımı: Koray Başaran'ın "Müzelik Öyküler"deki müzikler için sürekli olarak adı geçmesi (S69, S73, S75, S80, S82, S84, S85, S86, S87), müziğin tonu belirlemede ve anlatıyı güçlendirmede önemli bir rol oynadığını göstermektedir. Bir besteci olarak geçmişi (S62), müziğe potansiyel olarak sofistike bir yaklaşım sergilediğini düşündürmektedir. Deniz Çelik'in sık sık yapımcı ve seslendirme sanatçısı olarak bahsedilmesi (S32, S73, S80, S87), genel prodüksiyon ve anlatımda hayati bir rol oynadığını göstermektedir.

Tekrar Eden Temalar ve Kendine Özgü Teknikler

Hafızanın ve Tarihin Korunması: Tekrar eden bir tema, "Müzelik Öyküler" bölümlerinin açıklamalarında "kayıt altına almak" vurgusunda görüldüğü gibi, hikayeleri gelecek nesiller için kaydetme ve koruma eylemi gibi görünmektedir.

Görünmeyen Kahramanları ve Gizli Hikayeleri Vurgulamak: Müze hikayelerine ve sanatta kadınların katkılarına odaklanılması, daha az bilinen anlatıları gün ışığına çıkarma potansiyel bir ilgiyi düşündürmektedir.

Erişilebilirlik ve Katılım: Birincil platform olarak YouTube'un kullanılması, bu belgeselleri geniş bir kitleye ulaştırma arzusunu göstermektedir. Çok dilli altyazıların dahil edilmesi (S31, S42, S73, S89), daha geniş erişilebilirlik taahhüdünü daha da vurgulamaktadır.